Benim Gözüm Sende Kime Ait? Dikkat Ekonomisinin Karanlık Odasında Sahiplik Kavgası
Açık konuşayım: “Benim gözüm sende kime ait?” sorusunun cevabı, uzun zamandır “bana” değil. Gözümün nereye bakacağına bildirimler, algoritmalar, pazarlama kampanyaları ve güvenlik söylemleri karar veriyor. Buna itirazım var. Çünkü bakışım benimsizleştirildiğinde, düşüncem, tercihlerim ve hatta hafızam da benim olmaktan çıkıyor. Peki ya sen? Gözünü kim yönetiyor; sen mi, yoksa ekranında görünmeyen birileri mi?
“Benim Gözüm Sende Kime Ait?” Sorusu Neden Bu Kadar Yakıcı?
Çünkü dikkat, çağın en değerli para birimi. Dikkatini kim elde ediyorsa gündemini, alışverişini, oy tercihini ve ilişkilerini şekillendiriyor. “Benim gözüm sende kime ait?” yalnızca dilde bir kıskançlık ifadesi değil; dijital düzenin merkezindeki sahiplik davası. Eğer göz bana ait değilse, özgürlüğüm başkasının iyi niyetine emanet.
Platformların Görünmez İktidarı: Sonsuz Kaydırma ve Sonsuz Teslimiyet
“Bir video daha,” “bir bildirim daha,” “bir like daha.” Sonsuz kaydırma, otomatik oynatma ve mikro hedefleme, gözünü ekranın içinde kilitlemek için tasarlandı. Peki bu tasarım tercihleri kimin menfaatini koruyor? Senin iyi oluşunu mu, yoksa reklam gösterimlerini mi? Benim gözüm sende kime ait? Eğer akışın ritmini sen değil de bir şirketin geliri belirliyorsa, cevabı biliyorsun.
Güvenlik Fetişi: Gözetim Normalleşirken Göz Kime Hizmet Ediyor?
“Senin iyiliğin için izliyoruz.” Bu cümleyi kaç kez duydun? Kamusal alanlarda kameralar, çevrimiçi kimlik doğrulamalar, yüz tanıma pratikleri… Hepsi “güvenlik” adına meşrulaştırılıyor. Ama verinin muhafızı kim, erişimi kim denetliyor, hatada sorumluluk kimde? Sahi, “benim gözüm sende kime ait?” Kamu yararıyla bireysel mahremiyet arasında kurulan bu kırılgan dengede, bireyin söz hakkı neden bu kadar cılız?
İş Yerinde Verimlilik Miti: Üretkenlik mi, Mikroyönetim mi?
Ekran zamanı, klavye vuruşu, toplantı süresi… “Verimlilik” ölçümleri, çalışanı sayıya indirgeyip gözünü metriklere gömüyor. Performans puanlarıyla örülen panoptikon, yaratıcılığı öldürürken, gözün de patronaj altına giriyor. O an nereye baktığın, ne kadar duraksadığın, hangi sekmede kaç dakika kaldığın… Hepsi “optimizasyon” bahanesiyle mülkiyet tartışmasının içine çekiliyor.
Zayıf Halkalar: Rıza, Şeffaflık, Sorumluluk
Rıza Gerçekten Rıza mı?
On sayfalık “kabul ediyorum” kutusunu kim dikkatle okuyor? Varsayılan ayarlar lehte mi aleyhte mi? “Rıza verildi” etiketi, güç asimetrisini gizliyor. Soruyorum: “Benim gözüm sende kime ait?” Eğer rıza, bilgi ve seçenek eşitliği olmadan alınıyorsa, buna rıza değil mecburiyet denir.
Şeffaflık: Kim Kimi İzliyor?
Algoritmalar kara kutu; etiketler, öneriler ve trendler görünürde “tarafsız”. Oysa görünmeyen tercihler görünür sonuçlar doğuruyor. İçerik neye göre yükseliyor, kim görünmez oluyor, kimin bakışı ödüllendiriliyor? Benim gözüm sende kime ait? Cevabı saklayan şey şeffaflık eksikliği.
Sorumluluk ve Telafi Mekanizmaları
Dikkatini manipüle eden bir tasarım kararı seni yanıltırsa ne olur? Yanlış hedeflenen içerik, kutuplaşma, yanlış bilgi… Telafi yolları nerede? Şirketler “kullanıcı sorumludur” deyip kenara çekildiğinde, göze yapılan müdahalenin bedelini kim ödüyor?
Provokatif Sorular: Tartışmayı Başlatalım
- Bir çocuğun ekran süresi kime ait: aileye mi, platforma mı, çocuğun geleceğine mi?
- Gözümüzün yönünü kim finanse ediyor: kullanıcı mı, reklam verenler mi?
- “Güvenlik için olur” dediğimiz her yeni sensör, yarın hangi özgürlüğümüzü ipotek ediyor?
- “Benim gözüm sende kime ait?” derken, aslında “benim aklım, hafızam, iradem kime ait?” demiyor muyuz?
Strateji: Gözünü Geri Almanın Pratiği
Eleştiriyi somut adımla pekiştirelim. Dikkati geri kazanmak bir slogan değil, günlük bir pratiktir:
- Dikkat Bütçesi Yap: Günün hangi saatinde nereye bakacağına sen karar ver. Akış seni değil, sen akışı aç.
- Bildirim Diyeti Uygula: Sadece çağrıldığında açılan uygulamalar bırak, seni çağıranları kapat.
- İzinleri Yeniden Kur: Konum, kamera, mikrofon, takip… Varsayılanı “hayır” yap; gerçekten gerekliyse “evet”.
- Akışa Değil Aramaya Git: Keşfet sayfası yerine amaçlı arama; tesadüfi tüketime set çek.
- Çeşitli Kaynak Tüket: Tek platform yerine çok ses. Gözünü tekelden kurtar.
- Topluluk Standartları Talep Et: Şeffaflık raporları, bağımsız denetim, anlamlı rıza ve kolay iptal hakkı için ses çıkar.
Harekete Geç: Sahiplik, Kullanımla Pekişir
Göz, nereye uzun süre bakarsa orayı büyütür. O halde büyüttüğün şey ne? Korku mu, merak mı, dayanışma mı? Benim gözüm sende kime ait? Bugünden itibaren “bana” demedikçe, cevabı başkaları dolduracak. Gözünü bir platforma kiraya vermekle, ona danışmanlık yapmak arasında fark var: Birinde edilgensin, diğerinde söz sahibisin.
Son Söz: Sahipliğini İlan Et
Bu yazı tartışma çıkarsın istiyorum. Çünkü dikkatini kimlerin tasarladığını konuşmadan özgürlükten söz edemeyiz. “Benim gözüm sende kime ait?” sorusuna vereceğin biricik, sahici cevap; bugün hangi bildirimi susturduğun, hangi akışı kapattığın, hangi kitabı açtığın ve hangi yüzle yüz yüze baktığınla ölçülecek. Şimdi sıra sende: Göz kime ait?