Dijital Öyküleme Tekniği Nedir? Hayatımızdaki Dijital Hikâye Anlatıcılığı
Hayatımda en çok yaptığımdan biri mi? Tabii ki, her konuda derin düşüncelere dalıp sonra “neyse, bu kadar kafa yormaya gerek yok” diyip, espri yaparak gülme krizine girmek! Neyse, bu yazıda bir konuya gerçekten kafa yormaya karar verdim: Dijital öyküleme tekniği nedir? Hani şu hikâyeleri anlatırken sosyal medyayı, videoları, blog yazılarını falan kullanarak anlatmak değil mi? Bunu biraz derinlemesine inceleyelim.
Dijital Öyküleme Tekniği: Biraz Efsane, Biraz Gerçek
Dijital öyküleme tekniği, adından da anlaşılacağı gibi dijital ortamda hikâye anlatmanın farklı bir yolu. Artık yalnızca kitaplardan, dergilerden ya da televizyonlardan hikâye dinlemiyoruz. Yani, dijital çağda yaşıyoruz; neden sadece geleneksel metinle sınırlı kalalım ki? Mesela, Instagram’da bir fotoğraf paylaşırken altına yazdığın o anlamlı açıklama, aslında bir dijital hikâye anlatıcılığı örneği. “Ama ben sadece kedimin fotoğrafını paylaştım” diyenler, o kedinin arkasında yatan büyük anlamı görememiş olabilirsiniz.
Birisi size “Dijital öyküleme tekniği nedir?” diye sorarsa, hemen “Ya o işte, videolarla, sesle, metinle falan hikâye anlatma olayı” diyebilirsiniz. Ama işin içine girdiğinizde, bu teknik çok daha fazlası!
Dijital Öyküleme: Sosyal Medya, Video ve Duygusal Dalgalar
Bir sabah uyanıp Instagram’a bakarken, kafamda bir fikir belirdi: “Bugün kahvemi hazırlarken, nasıl bir hikâye anlatabilirim?” Sonra düşündüm, “Neden olmasın?” Kendimi her zaman yaratıcı bir insan gibi hissetsem de, dijital öyküleme tekniği gibi derin bir konuyu açıklamak bir hayli zorlayıcıydı. Hani mesela bir yudum kahve içip, “Vay be! Bugün kendimi Oscar kazandım gibi hissediyorum” demek yerine, gerçekten bir şeyler anlatmaya başlamak gerek. Bu yüzden sosyal medya ve video işin içine giriyor.
Şimdi hayal edin: Instagram’da 15 saniyelik bir hikâye çekiyorsunuz ve başlıyorsunuz: “Bugün kahve içeceğim, ama önce mutfaktaki ışığı açmam gerek. Evet, ışıklar açıldı! Şimdi kahve makinesi devrede…” Bunu nereye kadar götürebiliriz? İşte tam burada dijital öyküleme tekniği devreye giriyor. Anlatmak istediğiniz bir olay, bir düşünce ya da bir duyguyu dijital araçlarla sunmak, ne kadar basit gözükse de çok etkili olabilir.
Yalnızca Fotoğraf ve Video Mı?
Hayır, tabi ki sadece fotoğraf ve video değil. Yazılı içerikler de dijital öyküleme tekniğinin bir parçası. Mesela blog yazılarını düşünün. Kendinizi bir yazar gibi hissettiğinizde, yazdığınız her şey bir tür dijital hikâye anlatma çabasına dönüşebilir. Hem de yüzlerce, binlerce insanın okuduğu bir hikâye. “Dijital öyküleme tekniği nedir?” sorusunu daha açık bir şekilde yanıtlıyorum, değil mi? Evet, aslında her dijital içerik bir hikâye anlatıcı olabilir. Her yazı, her video, her sosyal medya postu birer hikâyedir.
“Dijital öyküleme tekniği” denince akla gelen ilk şey video olsa da, yazılı içeriklerde de bu tekniği kullanmak mümkün. Blog yazıları, tıpkı bu yazı gibi, birer dijital hikâye anlatıcılığı aracıdır. İçinde anlatılmak istenen her şey, bir araya getirildiğinde bir öyküye dönüşür. Mesela bu yazı… Başlangıçta bir soru, bir merak, sonra bu soru etrafında dönen bir hikâye. Bunu yazarken ne hissediyorum? Gerçekten şu an yazdığımı okuyacak insanlar olacak mı? Yazıyı okurken kahkahalar atacak mı?
Dijital Öyküleme ve Arkadaşlar: “Hadi, Şimdi Hikâyenizi Anlatın!”
Dijital öyküleme tekniği sadece profesyoneller için değil, hepimiz için geçerli. Bugün akşam arkadaşlarınızla buluştuğunuzda, kimse size “Haydi, dijital öyküleme yapalım!” demez. Ama bir bakarsınız ki siz, aslında dijital öyküleme yapıyorsunuz. Hani şu “Bunu anlatamam, ama tam olarak anlatamam da” dediğiniz anlar vardır ya, işte o anlar dijital öykülemenin en iyi örnekleridir.
Bir gün arkadaşım, “Ya geçen gün ne oldu biliyor musun?” dedi. “Ne oldu?” dedim. “Kedim televizyonun karşısında öylece duruyor, ben de birden onun bakış açısını düşünmeye başladım.” Anlattıkça daha da ilginçleşti! Burada asıl mesele, kedinin bakış açısını dijital bir hikâye haline getirmekti. “O bakış açısını bir video ile anlatmak isterdim,” diye düşündüm.
Dijital Öyküleme: Kısa, Öz ve Eğlenceli
Dijital öyküleme tekniği konusunda önemli bir diğer şey de, aslında kısa ve öz hikâyeler yaratabilme becerisidir. Yani, kimse kimsenin 20 dakika süren bir hikâyeyi dinlemek istemez (belki annem olabilir, ama o da başka bir hikâye). Bu yüzden sosyal medyada, bloglarda, video platformlarında hikâyelerimiz kısa ve etkili olmalı. Hem de mizah katmayı unutmadan.
Bir gün arkadaşım ne dedi? “Ya şu filmi izledin mi? 3 saatlik film. Ama sonunda bana şöyle bir şey diyor: ‘Hayat kısa, ama bazen 3 saatlik filmler de izlenir’.” Dedi ve gülümsedi. İşte, hayatı kısa tutarken, dijital öykülemeyi de kısa ve etkili tutmamız gerektiğini unutmayalım.
Sonuç: Dijital Öyküleme, Hayatımızın Bir Parçası
Dijital öyküleme tekniği nedir diye sorarsanız, cevabım basit: Her şeydir. Yani, kahve içerken, arkadaşlarla bir araya geldiğinizde, Instagram’a fotoğraf yüklediğinizde, hatta iş yerinde “Bugün nasıl geçti?” diye sorduğunuzda; aslında birer dijital hikâye anlatıcısısınız.
Dijital öyküleme, her anımızı paylaşmak, anlatmak ve başkalarına bir şekilde dokunmak için kullanabileceğimiz en eğlenceli, yaratıcı yolların başında geliyor. Siz de dijital dünyada kendi hikâyenizi yazın, anlatın, paylaşın. Kim bilir, belki bir gün kahvenizle birlikte bir Oscar alırsınız.