Organik Olmayan Psikoz Yüzde Kaç Engelli? — Bilimsel Bir Mercek Altında Açıklama
Zihninizde bir soru beliriyor: “Organik olmayan psikoz tanısı konmuş bir kişi ne kadar engelli sayılıyor?” Bu yazıda konuyu hem bilimsel veriler, hem yasal/rapor bağlamı hem de gerçek hayattan bakış açısıyla ele alacağız; kafa karışıklığını birlikte gidermeye çalışalım.
Organik Olmayan Psikoz Nedir?
“Organik olmayan psikoz” ifadesi, beyinsel ya da tıbbi olarak doğrudan görülebilir bir beyin hasarı, travma ya da organik bir sebep bulunmayan; fakat psikotik belirtiler gösteren ruhsal bozuklukları tanımlamak için kullanılır. Bu kapsamda Şizofreni ve diğer tanımlanamayan psikoz spektrumu bozuklukları (F20‑F29 sınıflandırması) yer alabilir. ([Engelliler.Biz Platformu][1])
Bu bozukluklarda; gerçeklik algısı bozulur, halüsinasyon, sanrı, düşünce karmaşası, sosyal çekilme ve bilişsel işlevlerde zayıflama görülebilir — bu da bireyin gündelik yaşamda, işte, sosyal ilişkilerde ve öğrenimde ciddi zorluklara yol açabilir. ([Dünya Sağlık Örgütü][2])
Dolayısıyla, “organik olmayan psikoz” tanısı, salt bir tanıdan ibaret olmayıp kişinin yaşam kapasitesini ve işlevselliğini önemli ölçüde etkileyebilecek bir durum olabilir.
Dünya Çapında Ruhsal Bozuklukların Yükü
Ruhsal ve psikotik bozukluklar — özellikle şizofreni — küresel ölçekte ciddi bir yük oluşturuyor. ([SpringerLink][3])
World Health Organization (WHO) verilerine göre, şizofreni ve psikotik bozukluklar bireyin kişisel, sosyal, aile ve mesleki yaşamını olumsuz etkileyerek “belirgin engellilik” ile ilişkilendiriliyor. ([Dünya Sağlık Örgütü][2])
Global veriler, psikotik bozuklukların — özellikle tedavi erişimi kısıtlı toplumlarda — yaygın ve kronik olabileceğini gösteriyor. ([Dünya Sağlık Örgütü][2])
Bu gerçekler, organik olmayan psikoz tanısı alan birçok kişinin sadece hastalıkla değil, aynı zamanda “işlevsellik kaybı” ile de yüzleştiğini gösteriyor.
Türkiye’de Engellilik Raporu ve Engel Oranı — Ne Diyor?
Türkiye’de ruhsal ve psikiyatrik bozukluklar için engellilik raporu alınabiliyor. Ancak “kaç yüzde engelli sayılacağı” çoğu kez durumun şiddetine, kişinin işlevselliğine ve tedaviye yanıtına bağlı olarak değişiyor. ([Engelli Birey][4])
Yaygın forum ve hasta topluluklarındaki paylaşımlarda, organik olmayan psikoz için genellikle %45, %65 veya %80 engellilik raporu alındığı belirtiliyor. ([Engelliler.Biz Platformu][1])
Bu oranlar şöyle gruplanıyor:
Tedaviyle çalışabilir durumda: ~ %45 ([Engelliler.Biz Platformu][1])
Tedaviye rağmen çalışma gücü olmayan ya da ciddi işlev kaybı olanlar: ~ %80 ([Engelliler.Biz Platformu][1])
Bazı “atipik/diğer psikoz” gruplarında iyileşme olsa bile, “tam iyileşen” için genelde %0 gibi bir orandan bahsediliyor; bu da kronik seyrin işlevsellik üzerindeki kalıcı etkisine ışık tutuyor. ([Engelliler.Biz Platformu][1])
Ancak bu oranların “evrensel, bilimsel istatistikler” değil; büyük ölçüde ulusal mevzuat, raporlama kriterleri ve bireysel durumun değerlendirilmesi sonucu verildiğini unutmamak gerek.
Neden “Yüzde Kaç?” Sorusu Net Bir Sayı Vermeyi Zorlaştırıyor?
Bilimsel literatürde, organik olmayan psikoz için sabit bir “engellilik yüzdesi” belirlemek zordur çünkü:
Her bireyin psikoza tepkisi, tedaviye yanıtı, sosyal ve mesleki işlevselliği farklıdır.
Yaygın araştırmalar tanı ve yaygınlık (prevalans / insidans) üzerine yapılır, “engellilik oranı” üzerine değil. Örneğin, dünya genelinde şizofreni yaşam boyu prevalansı %0.3–0.7 arasında gösteriliyor. ([Vikipedi][5])
Ancak engelliliğin tanımı; kişinin günlük yaşam aktiviteleri, çalışabilme kapasitesi, toplumsal katılım gibi değişkenlere bağlıdır — bu nedenle aynı tanılı kişiler arasında bile engellilik derecesi büyük farklılık gösterebilir. ([Engelliler.gen.tr][6])
Bilimsel Veriler Ne Diyor?
Global çalışmalar, psikotik bozuklukların yükünün (disability burden) yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, psikotik bozukluklar çalışma gücünü, sosyal işlevi ve yaşam kalitesini ciddi şekilde bozuyor. ([SpringerLink][3])
Yine de, bazı bireylerde tedavi, rehabilitasyon ve destekle “iyi işlevsellik” sağlanabiliyor. WHO’nın verilerine göre, psikotik bozukluklu bireylerin yaklaşık üçte biri tam ya da büyük ölçüde iyileşebilecek. ([Dünya Sağlık Örgütü][2])
Bu da demek oluyor ki, “organik olmayan psikoz = mutlaka yüksek engellilik” demek doğru değil; her vakada değerlendirme farklı olabiliyor.
Sonuç: Oran Değil, Durumun Kendisi Önemli
“Organik olmayan psikoz yüzde kaç engelli?” diye sorulduğunda, kesin bir küresel ya da bilimsel yüzdelik vermek doğru değil. Yerel yasal düzenlemelerde ve birey bazında değişen kriterlerle:
Bazıları için %45 — tedaviyle çalışabilir;
Bazıları için %80 — ciddi işlev kaybı ve çalışamaz durumda;
Bazıları içinse engellilik oranı düşük ya da geçici raporlar çıkabiliyor.
Bunun sebebi, psikozun seyri, tedaviye yanıt, kişinin sosyal/mesleki yaşamı ve günlük fonksiyonlarının bireysel farklılık göstermesi. Aynı tanı, farklı bireylerde tamamen farklı yaşam kalitesi ve işlevsellik anlamı taşıyabilir.
—
Sizce “engellilik” kavramı psikiyatrik hastalıklar için nasıl tanımlanmalı — sabit yüzdelerle mi, yoksa işlevsellik ve yaşam kalitesine göre mi? Yaşadığınız ya da gözlemlediğiniz bir örnek varsa, yorumlarla paylaşabilirsiniz.
[1]: “F28 organik olmayan psikotik bozukluklar için hangi oranda rapor …”
[2]: “Schizophrenia – World Health Organization (WHO)”
[3]: “Disease Burden and Disability-Adjusted Life Years Due to Schizophrenia …”
[4]: “Psikiyatri İçin Hangi Oranda Engelli Raporu Verilir?”
[5]: “Schizophrenia”
[6]: “Zihinsel ve Ruhsal Davranışsal Bozukluklarda Engel Oran Tablosu”